2020 yılının temel öncelikleri ekonomi ve sağlık oldu. Sağlık sorunu ile başlayan süreç ekonomi sorununa dönüştü. Küresel düzeyde tüm ekonomiler pandemi sürecinden etkilendi. Bu etkinin şiddetini ekonomilerin gücü belirliyor. Güçlü ve sağlam ekonomiler bu süreçte daha az hasar alıyor.

Ülkemizde yaşanan ekonomik gelişmeler bazı boyutları ile küresel ekonomiden bizi ayrıştırıyor. Bu süreçte kamu maliyesinin sağlıklı kaynaklarla finansmanının sağlanması ile işletmelerimizin almış olduğu tahribatı en az seviyede tutmak temel önceliğimiz haline geldi.

Ekonomik İstikrar Kalkanı Paketi ile işletmelerin vergi ve prim ödemeleri ertelenmiş, yeni kredi imkanı tanınarak kredi ödemeleri ötelenmişti. Bu ertelemelerin süresi doluyor ve ödemelerin başlaması gerekiyor. Bir taraftan cari dönemlere ait vergi ve diğer ödemeler, diğer taraftan Mart, Nisan ve Mayıs aylarına ilişkin yükümlülükler ile faizsiz kredilerin geri ödenmeye başlanması, işletmeleri ödemeler konusunda epey zorlayacak gibi gözüküyor. İşletmelerimizin bir kısmı maalesef bu geri ödemeleri gerçekleştirecek finansal güce sahip değil.

Maliye Bakanımız Berat Albayrak tarafından geçtiğimiz hafta açıklanan Yeni Ekonomik Programda üç yıl süresince vergi affına gidilmeyeceği açık bir şekilde yer aldı. Ancak, piyasada ve işletmelerde çoktan yeni bir yapılandırma beklentisi oluştu.

Vergi affı ya da yapılandırmalar muhasebe kayıtları ve finansal tablolarda oluşabilecek bozulmalara zemin hazırlarken çeşitli sakıncaları beraberinde getiriyor. Bazı durumlarda vergi tahsilatında yaşanılan aksaklıkların giderilmesi amacıyla, vergi ödemelerini zamanında gerçekleştiremeyen vergi mükellefleri için ödemeyi kolaylaştırma, yeniden planlama yapılması ülkemizde sıklıkla başvurulan bir yol olmuştur. Cumhuriyetimizin ilk kuruluşundan bugüne kadar toplam 36 adet vergi affı veya vergi planlaması içeren kanun uygulamaya girdi.

Yapılandırma beklentisinin oluşmasında vergi tahakkuk tahsilat oranlarının önemli bir rolü olduğunu yadsımamak gerekiyor. İçinde bulunduğumuz yılın ilk sekiz ayında ülke genelinde genel bütçe tahakkuk tahsilat oranı yüzde 53,8 düzeyinde bulunuyor. Her yüz liralık verginin ancak elli üç lirası tahsil edilebildi.

Tahakkuk tahsilat oranı Sakarya, Hakkari, Kilis gibi illerde yüzde 10-15 bandına kadar gerilemiş bulunuyor. Yüzde 20-30 bandında ise azımsanmayacak kadar çok ilimiz bulunuyor.

Her ne kadar mücbir sebep kapsamında olan mükelleflere ait Mart, Nisan ve Mayıs aylarına ilişkin KDV ve stopajların tahakkuk edip, tahsilatının Ekim, Kasım ve Aralık aylarına ertelenmesi, bu oranın düşük kalmasına sebebiyet verse de rakamlar bize yapılandırmanın bir ihtiyaç haline geldiğini gösteriyor. Ayrıca vergi borcuna uygulanan faiz oranının aylık yüzde 1,6 gibi yüksek bir seviyede olması, yapılandırmanın ihtiyaçtan çok zorunluluk haline geldiğini gözler önüne seriyor.

Ancak, işletmelerin ekonomik yapılarındaki bozulma düzelmeden yapılandırma çare olabilir mi? Şu anki veriler bir çare olmayacağını gösteriyor.

Ekonomide güveni tesis ederek, gerçekçi yaklaşımlarla, tıkanıklıkları açarak sorunların üzerine gitmek gerekiyor.