Bütçe rakamlarına genel olarak bakacak olursak, bütçe giderleri 1 trilyon 346 milyar, faiz hariç giderler 1 trilyon 166 milyar, bütçe gelirleri 1 trilyon 101 milyar, vergi gelirleri 922 milyar, bütçe açığı 245 milyar lira olarak öngörüldü.
Bütçe giderlerinde, personel giderleri 326 milyar, sosyal güvenlik kurumlarınca devlet primi giderleri 54 milyar, mal ve hizmet alım giderleri 89 milyar, cari transferler 536 milyar, sermaye giderleri 103 milyar, sermaye transferleri 8,8 milyar, borç verme giderleri 38 milyar, yedek ödenekler 9,9 milyar, faiz giderleri 179,5 milyar lira olarak hedeflendi.
Bütçe gelirlerinin 2020 yılı gerçekleşme tahminine göre yüzde 13,2 artışla 1 trilyon 101 milyar lira, vergi gelirlerinin yüzde 16,7 oranında artarak 922 milyar 744 milyon lira, vergi dışı gelirlerin ise 178,402 milyon liraya ulaşacağı tahmin edilmektedir.
Harcamaların yüzde 83,8’i gelirler ile karşılanacağından 245 milyar liralık bütçe açığı söz konusu olacak.
Kamu gelirlerinin yüzde 83,8 vergi gelirlerinden; yüzde 16.2’si diğer gelirlerden oluşmaktadır. Vergi gelirlerinin yüzde 32,56’sı gelir üzerinden alınan Gelir ve Kurumlar vergilerinden ve yüzde 51,92’si harcamalar üzerinden alınan KDV ve ÖTV vergilerden oluşması öngörülmüştür. Bütçenin gelir ayağını yıllardır olduğu gibi yine dolaylı vergiler oluşturmaktadır.
Dolaysız vergiler, gelirden bağımsız olarak harcamalara dayandığı için vergi adaletini sağlamada yetersiz kalmaktadır.
COVID-19’un ekonomiye olumsuz etkileri düşünüldüğünde ve büyüme hedefi yüzde 5 olarak öngörülürken, vergi gelirlerindeki yüzde 16.7’lik artış hedefi oldukça iddialı oldu. Bu iddialı hedefin gerçekleşebilmesi için vergi oranlarında artışa gidilmesi ya da yeni vergi alınacak alanların yaratılması gerekiyor.
Pandeminin yılın ortalarına kadar sürmesinin beklendiği bir ortamda vergi gelirlerini artırmak için dolaylı vergilere yönelmekten başka çözüm yolu gözükmüyor. ÖTV ve KDV gibi dolaylı vergilerde artışa gitmek vergi sistemindeki adaletsizliği daha da artıracaktır.
Olağanüstü dönemlerin bir çözümü olarak görülen dolaylı vergilerdeki artış eğiliminin ve dolaylı vergi ağırlığının uzun vadede mutlaka azaltılması gerekmektedir.
Hedeflere ulaşmak için, COVID-19’un kamu finansmanı ve işletmeler üzerinde yarattığı tahribatı gidermek ve mali müşavirlik mesleğinin sunmuş olduğu hizmetlerden faydalanmak gerekiyor. İşletmelerin, yeni sürece hazırlanmaları, üretim ve rekabet ortamında mevcut konumlarını koruyabilmeleri yada aktif bir rol oynamaları için, entegre raporlamaya, yani tüm değerleri ölçmeye, değerlendirebilmeye, eldeki doğru bilgilerle riskleri göğüslemeye ve çözüm odaklı yaklaşımlara ihtiyaçları var.
Mali müşavirler, bir işletmede çalışanlar veya danışılanlar olarak, şirketlerin stratejilerinin oluşturulmasına, performanslarının ölçülmesine, yönetilmesine, raporlanmasına ve iç kontrol sistemlerinin uygulanmasına, bilgilerin analiz edilmesine, yönetişim ve risk yönetimi politikalarının geliştirmesine öncülük edeceklerdir.
Bütçenin iddialı hedeflerinin gerçekleşmesinde mükellefler ile hazine arasında köprü görevi gören mali müşavirler ile yeminli mali müşavirlerin hizmetlerine azami ihtiyaç duyulacaktır.
Pandemi sürecinde özveri ile çalışan, mali müşavirlerin ve yeminli mali müşavirlerin görevlerini yaparken, yaşadıkları sıkıntı ve sorunların bazılarının çözülmesi, hazine ile mükellef arasındaki bu köprünün ayaklarının daha güçlü olmasını ve hizmet kalitesini artıracaktır.
Bazı temel sorunların çözülmesi iddialı hedeflerin yer aldığı bütçeye, vergi gelirlerinin artmasına ve işletmelerin gelişimine olumlu katkı sağlayacaktır.