Yüz yıllardır acımasızca tükettiğimiz doğa bu hoyratlığa daha fazla dayanamayacağını net bir şekilde ortaya koymaya başladı. Yıllardır adım adım kendini gösteren mevsim değişiklikleri ve beraberinde gelen kuraklık, sel baskınları bu gerçeği yüzümüze vurdu. Marmara denizinde ortaya çıkan deniz salyası ve Karadeniz’de yaşanan sel felaketleriyle çevre, görmek istemeyen gözlere, duymak istemeyen kulaklara bile feryadını gösterdi ve duyurdu.

Yapılan araştırmalar insanların dünya yüzeyinin dörtte üçünü değiştirdiğini, sulak alanların ise yüzde 85’inden fazlasını yok ettiğini gösteriyor. Doğayı yenilenmesine imkan vermeyecek şekilde aşırı sömürerek, ekosistemi bozarak yarattığımız yaşam alanlarımız, bizleri salgınların ve hastalıkların açık hedefi haline getirdi.

Bu dünyada yaşamımızı sürdürebilmemiz ve yaşamın devamı için artık doğaya duyarsız kalmamız mümkün değil. Çevreyi koruyabilmemiz ve sürdürülebilir bir dünya için hepimize önemli görevler düşüyor. Bu süreçte muhasebe meslek mensupları önemli bir fonksiyona sahip olarak, değerli bir hizmeti yerine getireceklerdir. Sürdürülebilir bir dünyanın muhasebe mesleğinin hizmetlerine ihtiyacı var. 2050 yılına kadar net sıfıra ulaşmada diğer bir deyişle karbon üretimini ortadan kaldırmada yine muhasebe mesleğinin önemli hizmetleri olacak. Bir işletmenin tüm faaliyetlerinin çevresel olarak sınıflandırılması, envanterinin tutulması, envanterdeki değişimlerin izlenmesi, bu değişimlerin parasal ve fiziksel boyutlarının ortaya konulması ve bunun, işletme bilançosu ile bütünleştirilip şirketin gerçek karlılığının ortaya konulması gerekiyor. Çevresel duyarlılıkların arttığı bir döneme giriyoruz. Bu durum işletmeleri de etkiliyor. Önceki dönemlerde işletmeler faaliyetlerinin sürekliliğini sağlayarak ayakta kalabiliyorlardı. Günümüzde bu durum değişti. İşletmeler var olmak için farkındalık yaratmak zorundalar. Ürünlerine talep yaratabilmek için tüketiciye, topluma, çevreye ne kadar duyarlı olduklarını sunmak zorundalar. Bu durum finansal olmayan bilgilerinde yer aldığı entegre ve sürdürülebilirlik raporlarını sunma gereksinimini ne kadar önemli olduğunu ortaya çıkarıyor.

Çevre duyarlılığının bir sonucu olarak ortaya çıkan sürdürülebilirlik yalnız talep yönlü değil üretim yönlü bir bakış açısını da beraberinde getiriyor. İşletmeler yatırım yaparken iklime dayanıklı altyapı, kuraklığa dayanıklı tarım, doğaya uyumlu çözümler gibi etkenleri göz önünde bulundurmak durumundadır. Muhasebe mesleğinin küresel örgütlenmesi olan IFAC (Uluslararası Muhasebeciler Federasyonu) sürdürülebilirlik standartları konusunda çalışmalarına ağırlık verdi. Uluslararası alandaki duyarlılığın eyleme dönüşmesi ile birlikte sürdürülebilirlikle ilgili raporlama için küresel bir sistemi tesis etme çalışmaları hız kazandı. IFRS Vakfı çatısı altında Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartları Kurulu kurulmasına ve küresel düzeyde çerçeve niteliğinde kullanılacak uluslararası sürdürülebilirlik standartlarının tek bir kanaldan hazırlanmasına karar verildi. Yerel ve küresel gelişmeler ışığında kurumsal değer yaratma, sürdürülebilir kalkınma ve gelişen toplumsal beklentiler ile ilgili tutarlı, karşılaştırılabilir, güvenilir ve güvence verebilir bilgiler sunan bir raporlama sistemi için yatırımcılardan, politika yapıcılardan ve düzenleyicilerden gelen talepler muhasebeciler tarafından karşılanacak.