ÜRETİM MODELİ OLARAK, DENETİMLE GÜÇLENDİRİLMİŞ KOOPERATİFÇİLİK

Şirketleşmenin yetersiz kaldığı alanlarda ve özellikle küçük sermaye birikimlerinin etkin ve verimli bir şekilde ekonomiye katmanın yolu olarak kooperatifçiliği, ekonomimiz için yeni bir sıçrama tahtası olarak kullanabiliriz.

Gelişmiş ülkelerin büyük çoğunluğu sermaye birikimlerini ve kaynaklarını kooperatifçilik tekniğini doğru uygulayarak sağladı. Kooperatifçilik demokrasi, dayanışma, eşitlik, yardım ve sorumluluğa dayalı bir işletme modeli olarak küçük üreticileri ve büyük tüketicileri içerisinde barındıran çok önemli bir üretim modeli olarak yıllardır etkinliğini ve varlığını küresel düzeyde koruyor.

Ülkemizdeki kooperatifler kurumsallaşmalı ve sürdürülebilir yapılara sahip olmalıdır. Bunun için, kooperatifçilikte başarılı ülkeler ile aramızdaki yapısal farkı giderecek yasal zeminin hazırlanması gerekmektedir. 1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun günümüz ihtiyaçlarına göre yeniden düzenlenmesi gerekiyor.

Yeni Ekonomik Program ile kooperatifçilik yeniden gündemimize geldi. Programa göre 2023'e kadar “Kooperatif ve üst kuruluşlarının; uluslararası kooperatifçilik ilke ve uygulamalarına uygun şekilde faaliyet göstermesini, şeffaf ve profesyonel bir yönetim yapısına kavuşturulmasını, etkin bir denetim sistemine sahip olmasını, sağlayacak şekilde kooperatifçilik mevzuatı güncellenecek.” Aslında bu süre bile çok uzun. Biran önce mevzuatın güncellenmesi gerekiyor.

Ekonomimize yönelik yeni bir başarı hikayesi yazmamız için kooperatifçilik modelini özendirerek küçük sermaye birikimlerini en verimli şekilde kullanarak üretime kanalize edebiliriz.

Tarım sektöründe yaşadığımız sıkıntı ve sorunları kooperatifçilik ile aşabiliriz. Tüm gelişmiş ülkelerde tarım destekleri, aynı zamanda üretim planlamasının en önemli aracıdır. Avrupa Birliği 7 yıllık, ABD 5 yıllık tarım bütçesi yapıyor. Avrupalı çiftçi hangi ürüne ne kadar destek alacağını yıllar öncesinden biliyor. Çiftçinin ne yetiştireceğine kooperatif karar veriyor. Çiftçiler üretimin her aşamasına uzman kooperatif yetkilileri ile işbirliği içerisinde karar veriyor. Makine teçhizat yatırımlarından maksimum faydayı sağlıyorlar.

Çiftçiler, tarımda kooperatifleşme sayesinde uluslararası rakiplerine karşı tarımsal üretim zincirinin tam ve etkili bir ortağı konumunda oluyorlar.

Sadece tarımda değil, gıda, sağlık, ulaşım, finans gibi ekonominin ana sektörlerinde otokontrolü sağlayan işletme sistemi olarak kooperatifler üzerinden başarı hikayeleri yazabiliriz.

Ülkemizde kooperatifçiliğin en büyük handikapı yapılan suiistimaller olmuştur. Kooperatifçilik mevzuatında denetim mekanizmalarına yeterince yer verilmemiş olması ve denetimin bu alanda devrede olmaması suiistimallerin önünü açmıştır. Konut kooperatifleri başta olmak üzere büyük mağduriyetlerin yaşanılmasına neden olunmuştur.

Kooperatifçilik mevzuatımıza denetim mekanizmalarını entegre ederek bir üretim modeli olarak etkin bir şekilde hayata geçirmemiz gerekiyor. Kooperatifçilik algısında yanlış uygulamaların ve suiistimallerin oynadığı olumsuz rolü, denetim süreçleri ile tersine çevirebiliriz. Klasik denetim kurulu yerine, Türkiye’de mali denetim konusunda yasa ile yetkilendirilmiş mali müşavirler aracılığıyla bu denetimin sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilmesi mümkün olabilir.

Kooperatifçilik anlayışımızı yapacağımız mevzuat değişiklikleri ile ve getireceğimiz denetim mekanizması ile değer ve fayda sağlayan bir yapıya dönüştürebiliriz. Bu dönüşüm ile ekonominin gelişiminde yeni bir alan açarak, üreten, rekabet eden, bölgesel ve ulusal kalkınmaya katkı sağlayan güvenilir işletmelere sahip olabiliriz. Kooperatifler şeffaf, hesap verebilir ve güvenilir bir girişim modeli olarak ülkemizin gelişiminde yerini mutlaka almalıdır.