Türkiye’de ortalama 3 yılda bir vergi affı veya yapılandırma hükümleri içeren kanunla karşılaşıldığını belirten TÜRMOB Başkanı Emre Kartaloğlu, matrah artırımında azalan oranlı tarife uygulanmasını, yapılandırma dahil diğer konularda ilk iki taksitin ödenmesine yönelik şartın kaldırılmasını istedi.

Matrah ve stok affı, vergi artırımı, yeniden yapılandırma gibi birçok unsuru içeren torba kanun teklifini analiz eden TÜRMOB Başkanı Emre Kartaloğlu, bu düzenlemede geçmiş af kanunlarındaki yer alan ezberlerden vazgeçilerek yenilikler yapılması gerektiğini bildirdi. Matrah artırımında azalan oranlı tarife uygulanmasını öneren Kartaloğlu, yapılandırma dahil diğer konularda ilk iki taksitin ödenmesine yönelik şartın kaldırılmasını istedi. Kartaloğlu, vergi artırımı kapsamına ÖTV ve damga vergisinin de dahil edilmesinin kapsayıcılığı artıracağını aktardı.

Türkiye’de ortalama 3 yılda bir vergi affı veya yapılandırma hükümleri içeren kanunla karşılaşıldığını belirten Emre Kartaloğlu, bu tür düzenlemelerin vergiye gönüllü uyumu azaltarak, vergi direncini artırdığını kaydetti. Vergi mükelleflerinde affın genel bir beklenti haline geldiğine vurgu yapan Kartaloğlu, buna karşılık pandemi döneminde derinleşen bütçe açıklarını azaltmak için bu tür düzenlemelerin zorunluluk olarak ortaya çıktığını kabul etmek gerektiğini söyledi.

Emre Kartaloğlu, düzenlemeden maksimum fayda sağlanabilmesi için yapılması gereken unsurları şöyle sıraladı:

“Yasalara uyanlar fiilen cezalandırılmamalı”

Daha çok mükellefin düzenlemeden yararlanabilmesi için oranların düşük tutulması gerektiğini vurgulayan Kartaloğlu, “Yüksek oranlar, daha önceden yüksek matrah beyan etmiş bulunan ve yasalara uygun davranan mükellefleri matrah artırımından caydırmakta ve bu mükellefler matrah artırımında bulunmadıklarından inceleme işlemlerinin hedefi haline gelmektedir” dedi. Bu durumda sistemin yasalara uyanları fiilen cezalandırmış olduğunu kaydeden Kartaloğlu, “Dolayısıyla vergiye uyumlu mükellef uygulamasına benzer şekilde, geçmiş dönmede ilave vergi tarhı ve vergi cezasına muhatap olmamış mükelleflere azalan oranlı matrah artırımı uygulanabilir. Bu mükellefler için matrah artırım tutarları yüzde 50 indirimli uygulanabilir. Aynı düzenleme işletme kayıtlarının düzeltilmesi uygulamasında da düşünülebilir” değerlendirmesinde bulundu.

“İlk iki taksit ödeme şartı kaldırılmalı, taksit aralığı 3 ay olmalı”

Kanun kapsamında yer alan tüm alacaklara yönelik(matrah ve vergi artırımı dahil), ilk iki taksit ödeme şartının kaldırılmasını öneren Emre Kartaloğlu, “Kesinleşmiş borcu olanlar zaten finansal güçlük içinde oldukları için bu borçları ödeyememektedirler. Kanundan yararlanmak için başvuranlara, ödeyemedikleri taksitlerini son taksiti izleyen ayın sonuna kadar gecikme zammı ile birlikte ödeme imkanı tanınmalıdır” dedi. Pandeminin ne zaman biteceğinin belirsiz olduğunu söyleyen Emre Kartaloğlu, taksit aralıklarının 2 ay yerine 3 ay olmasını, isteyen mükelleflere ise ödemeye 2022 yılında başlama imkanı getirilmesini önerdi.

Kartaloğlu, daha önceki matrah artırım düzenlemelerinde olmayan ancak 2018 yılındaki 7143 sayılı kanun ile getirilen matrah affındaki ‘borcun ödenmemesi halinde artırım hakkının kaybedilmesi’ uygulamasının birçok sorunu beraberinde getirdiğine dikkat çekti.

“ÖTV ve damga vergisi de kapsama alınırsa devletin geliri artar”

Kurumlar vergisi yönünden matrah artırımında bulunan mükelleflere, kâr dağıtım stopaj matrahı yönünden de artırımda bulunma imkanı getirilmesi gerektiğini savunan Kartaloğlu,

şu değerlendirmede bulundu: “Böylece hem elde edilmesi beklenen kamu geliri artacak hem de mükelleflerin vergi incelemeleri sırasında yaşadığı adaletsizlikler ortadan kalkacaktır. Kurumlar vergisi yönünden matrah artırımı yapan mükellefler kurumlar vergisi yönünden incelenememekte kurumlar vergisi tarhiyatı yapılamamaktadır. Ancak, kar dağıtımı stopajı yönünden incelemenin yapılabilir olması kurumlar vergisi matrah artırımında bulunan mükelleflerin adaletsiz uygulamalarla karşılaşmasına neden olmaktadır.” Kartaloğlu, ÖTV ve damga vergisi yönünden vergi artırımı düzenlemesi yapılmasının kamu gelirlerinde artışa neden olacağı öngörüsünde bulunurken, pandemi sürecinde mükelleflerin “af”tan tam olarak yararlanmasını da sağlayacağını anlattı.

“Teşvik belgesiyle yatırım yapanlar cezalandırılmamalı”

Teşvik belgeli yatırımlar kapsamında indirimli kurumlar vergisinden yararlanan mükelleflerin de matrah artırımlarını indirimli oran üzerinden ödeme imkanına sahip olması gerektiğine değinen Kartaloğlu, “İndirim oranı yüzde 100 olan mükellefler asgari matrahlar üzerinden vergi hesaplamalıdır. Aksi halde teşvik kapsamında yatırım yapan mükellefler cezalandırılmış olacaktır” dedi.

“Geçmiş yıl kârından mahsup işlemi kâr dağıtımı olarak kabul edilmemeli”

Matrah artırımı kapsamında, kasa hesabı ile ortaklardan alacaklar kapsamında düzeltilecek tutarların geçici hesaplarda

kaydedebilecekleri yönünde bir uygulama olduğunu söyleyen Kartaloğlu, “Bunların geçmiş yıl kârlarından mahsup edilmesi halinde, bu işlemin kâr dağıtımı sayılmaması gerekir. Aksi halde ticari bilançolar ve işletme kredibiliteleri daha da bozulmaktadır” dedi. Kartaloğlu, matrah ve vergi artırımından yararlanan mükelleflerin, sonraki döneme devreden KDV’lerinin de dahil olmak üzere hiçbir nedenle incelenmeyeceği ve düzeltme yapılmasının istenmeyeceği hükmünün de getirilmesi gerektiğini belirtti.

Finansal tabloların gerçeği yansıtması ve fiktif kazançların vergilendirilmesini önlemek bakımından amortismana tabi tüm iktisadi kıymetler için yeniden değerleme uygulamasına geçilmesi gerektiğini söyleyen Kartaloğlu, burada reel değerlerin dikkati alınmasını ve değer artışı üzerinden yüzde 2 olarak öngörülen verginin düşürülmesini istedi.

Kayıtlarında yer aldığı halde gerçekte mevcut olmayan malların kayda alınması durumunda KDV’nin tamamının talep edilmesi sebebiyle mükelleflerin başvurmadığını dile getiren Kartaloğlu, burada KDV’nin yüzde 1 olarak belirlenmesini önerdi. İstisnalar kapsamında teslim ve hizmeti bulunanlar (ihracatçılar ve ihraç kayıtlı satış yapanlar) için, KDV matrah artırımı ile ilgili ödemeleri gereken KDV’nin yüzde 18’den az olamayacağına ilişkin kıyaslama yapılmaması gerektiğini de dile getiren Kartaloğlu, “KDV artırımında ihracatçılar ve ihraç kayıtlı satış yapanlar için uygulanan “kıyaslama”dan vazgeçilmelidir” dedi.

“Beyanname vermeyen ödüllendirilip verenler cezalandırılmamalı”

TÜRMOB Başkanı Emre Kartaloğlu, tüm dönemlerinde beyanname verdiği halde çeşitli nedenlerle bazı dönemlerde “Hesaplanan KDV” bulunmayan mükelleflerin Gelir/Kurumlar vergisi matrah artırımı yapmadan KDV matrah artırımı geçersiz sayıldığını dikkat çekerek, “Bu bir anlamda tüm dönemlerde beyanname veren mükellefi cezalandırmak, her dönem beyanname vermeyeni ise ödüllendirmek sonucunu doğurmuştur. Söz konusu durum mükelleflerce yeterince anlaşılamamış ve hatalara yol açmıştır” şeklinde konuştu.