Vergilendirme gerek ülkemizde gerekse dünyada en çok tartışılan konuların başında gelmektedir. Ekonominin dinamiklerini vergi sistemleri ve uygulamaları çok yakından etkilemektedir. Bu yüzden vergi sisteminin güncel durumu kavrayabilmesi ve ekonominin ihtiyaçlarına göre şekillenmesi oldukça önemlidir.
Vergilendirme yetkisi devletin mali egemenliğinin temel göstergesidir. Kamu harcamalarının finanse edilmesine yönelik kullanılmasının yanında mükelleflerin vergi ödemenin getirdiği sorumlulukla, mükellef haklarına sahip olması bakımından önem taşımaktadır.
Mükellefleri, vergilerini tam ve zamanında ödemelerine sevk eden en önemli unsur, adaletli ve eşitlik ilkesine dayanan bir vergi sisteminin varlığıdır. Bu ilkelere sahip olmayan bir vergi sistemi, toplum içinde huzursuzluklara ve bilinçli veya bilinçsiz olarak vergi ödevlerinin yerine getirilmesinde sorunlara neden olacaktır. Bu nedenlerle vergilendirme sürecinin özenle düzenlenmesi ve bu kurallara herkesin uymasının sağlanması gerekmektedir.
Maliye Bakanı Sayın Berat Albayrak tarafından açıklanan Yeni Ekonomik Programın Eylemler ve Projeler bölümünde, iş ve yatırım ortamının iyileştirilmesi için önümüzdeki yılın sonuna kadar Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından vergi sistemine yönelik sadeleştirme yapılması planlandı.
Ekonomik programda bu planlama, “Vergiye gönüllü uyumun ve iş yapma kolaylığının artırılmasına yönelik olarak vergi beyannameleri gözden geçirilecek, mükelleflerin ve meslek mensuplarının görüşleri doğrultusunda sadeleştirilecektir” ifadesi ile yer aldı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin vergi yolculuğunda, aşarın kaldırılması, 1950’li yıllarda Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu ve Vergi Usul Kanunu gibi gelişmiş vergi yasalarının uygulamaya girmesi daha sonra 1985 yılında katma değer vergisinin, 1982 yılında idari yargı alanında yapılan reformlar, 1989 yılında mali müşavirlik mesleğinin yasal statüye kavuşması ve 2002 yılında özel tüketim vergisinin uygulamaya girmesi önemli dönemeçler olarak kabul edilmektedir.
Türkiye’de halen uygulanmakta olan vergi sistemi, 1950 yılında gerçekleştirilen vergi reformuyla oluşturulmuştur. Ancak o tarihten bu yana vergi yasalarında yapılan değişiklikler ve vergi idaresince yapılan ikincil düzenlemeler, vergi sisteminin bütünlüğünün bozulmasına ve uygulamalar arasında çelişkili durumların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Ayrıca, Türkiye ekonomisinin büyümesi, dijitalleşme ve yurtdışıyla bağlantılı çalışan yükümlü sayısının artması ile hem vergi, hem muhasebe uygulamaları açısından yeni yasal düzenlemelere ve uygulamalara olan gereksinimi artırmıştır.
Toplumun geniş kesimlerini ilgilendiren vergi yasalarının hazırlanması aşamasında konuyla ilgili olanların görüşlerinin alınması, daha sonrasında vergilendirmede sürecinin başarıyla uygulanmasında önemli bir etkendir. Bu kapsamda, Yeni Ekonomik Programda yer alan sadeleştirme yaklaşımını ve bunu gerçekleştirirken uygulanacak olan mükelleflerin ve meslek mensuplarının görüşleri doğrultusunda sadeleştirilmesini oldukça önemsiyoruz. Vergi uygulamalarını gerçekleştiren, işletmelere değer ve fayda sağlayan mali müşavirlerin meslek örgütü olan TÜRMOB ve Odalarımızla bu çalışmaya uygulamadan gelen deneyimi ile katkı verme gayreti içerisinde olacaktır.