VERGİDE ADALET VE MALİ GÜÇ
2022 yılı bütçesi Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülüyor. Bütçe rakamları her yıl olduğu gibi bu yıl da ayrıntılı olarak analiz edildi. Siyasi ve ekonomik bakış açısına göre değişiklik gösteren bu analizlerin elbette hepsinin kendi içinde tutarlılığı var.
2022 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinde Merkezi Yönetim Net Bütçe geliri 1 trilyon 472 milyar TL olarak hedeflendi. 2022 yılında yılın da vergi gelirlerinin 1 trilyon 258 milyar TL olarak gerçekleşmesi beklenmekte. Beyana dayanan ve Gelir üzerinden alınan Gelir ve kurumlar vergisinden alınması hedeflenen vergi 429 milyar TL. Buna karşın adil olmayan bir vergileme olarak adlandırdığımız dolaylı vergi gelir tahmini ise 771 milyar TL. Vergi Sistemimizin ağırlıklı yapısınız geçmiş dönemlerde olduğu gibi bu dönemde de dolaylı vergiler oluşturacak.
Bu rakamların yüzdelik karşılığı ise 2021 yılında yüzde 27 artan vergi gelirlerinin, 2022 yılı için yüzde 19,4 artması anlamına geliyor. Dahilde alınan KDV’de yüzde 20 ve ÖTV’de yüzde 12 artış hedeflendi. Vergi Yükünün ağırlıklı olarak dolaylı vergilere dayandığını ve dolaylı vergilerin genel bütçe gelirlerinin yarısından fazlasını oluşturduğunu söyleyebiliriz.
Vergi tahsilatı gerçekleşmesinin 2020 yılında yüzde 80 olduğu görülmektedir. Tahakkuk eden vergilerin yüzde 20’sinin ödenmediği anlamına gelmektedir. Oysaki bu oran 2005 yılında yüzde 93’tür. Bu durum mükelleflerin vergi ödeme güçlerinin azaldığını göstermektedir. Bir diğer ilginç gösterge gelir vergisi tevkifatının bir önceki yıla göre yüzde 29,9 artmasının hedeflenmesi beyana dayanan kurumlar vergisinde ise bir önceki yıla göre yüzde 39 oranında azalış bekleniyor. Özellikle Gelir Vergisinin ağırlıklı olarak tevkifata dayanması vergi yükünün ücretliler üzerinde yoğunlaşmasına neden olmaktadır. Gelir vergisi Tevkifatının bir önceki yıla göre yüzde 30’lara yakın artış hedeflenmesi vergi adaletinin sarsan bir göstergedir.
Son zamanlarda yaşanan ekonomik gelişmelerle birlikte ele aldığımızda ülkemizde vergi veren kesimlerin vergi yükü her geçen gün artıyor. Vergisini ödeyen ve kurallara uyan işletmeler ile Dolaylı Vergilerin finansmanını sağlayan toplumun önemli bir bölümü ağır bir vergi yükünü omuzlarında taşıyor. Diğer yandan GSYH’dan vergi olarak alınan oranın diğer ülkelere kıyasladığımızda, vergi yükünün düşük olduğu tespiti ortaya çıkıyor. Bir taraftan vergi yükünün ağırlığından şikayet edilmesi diğer yandan GSYH ‘ya oranın diğer ülkelerle kıyaslandığında düşük olması çelişki olarak ortaya çıkmaktadır. Sadece rakamsal karşılaştırmalar üzerinden bir ülkede vergi yükünün ağır olduğunu söylemek doğru olmamaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken vergi adaletinin nasıl gerçekleştirildiği ve kayıt dışı ekonominin varlığıdır. Kayıt dışı ekonominin varlığı bir taraftan rekabet eşitsizliğine neden olurken diğer taraftan vergi ödeyenlerin vergi yüklerinin daha ağırlaşmasına neden olmaktadır.
Vergiyi kamu giderlerini karşılamak amacıyla ödüyoruz. Ancak sosyal hukuk devletin verginin sadece kamu giderlerini karşılama gibi bir fonksiyonu bulunmamaktadır. Vergi sosyal adaletin sağlanması toplumsal refahın gerçekleştirilmesi ve gelir dağılımında adaletin sağlanması açısında ekonomik ve sosyal fonksiyonlara sahiptir.
Başarılı bir vergi sistemi adaletli vergi yükü dağılımı ile birlikte kamu harcamalarının karşılanabilmesine imkan sağlayacak, vergi gelirlerinin toplandığı bir sistem olarak tanımlanmaktadır. Vergi sisteminin başarısının ölçümünde kamu harcamalarına yetecek geliri toplayabilmenin yanında; ekonomik kalkınma, yatırım ve tasarruflar kaynak dağılımı, vergiyi tabana yayabilme gibi birçok unsurun gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu nedenle bütçeye giderleri finansman aracı olarak görmek yerine ekonomiyi düzenleme aracı olarak görmek ve kullanmak gerekiyor. Ne kadar çok vergi aldığınızdan ziyade verginin adaletli bir şekilde alınmasını önemsemeliyiz.
Türk vergi yapısı mali güç yaklaşımını dikkate almadığı için vergilemede adaleti sağlayamamaktadır. Üzerinde ısrarla durmamız gereken ve her şart altında gözetmek zorunda olduğumuz vergi adaletinin temel amacı vergi yükünün bireyler arasında eşit ve adil bir şekilde dağıtılmasını sağlamaktır.
Türkiye ekonomisinde son dönemde yaşanan önemli gelişmelerden biriside TL’nin yabancı paralar karşısında değer yitirmesi olmuştur. Paramızın değer kaybetmesinin sonucu ise Türkiye ekonomisinin küçülmesi ve özellikle sabit gelirlilerin yoksullaşması olarak uzun vadede karşımıza çıkacaktır.
Belirli kesimler üzerindeki vergi yükünün hafifletilmesi bir taraftan vergi adaletini sağlarken diğer taraftan bu kişilerin yaşam koşullarının iyileşmesine ve satın alma güçlerinin daha fazla olmasına neden olacaktır. Ayrıca kamu harcamaları içerisinde sosyal ve mali transferlerinin artırılması da üretim kapasite artışı ve düşük gelirli hane halklarının yaşam koşullarının iyileşmesi sonucunu doğuracaktır.