Geçtiğimiz günlerde Meclis'e sunulan Torba Kanun ile vergi kanunlarında önemli değişiklikler öngörülüyor. Öngörülen bu değişiklikleri Cuma günkü yazımda özetle aktarmıştım. Artık sıra ayrıntılı irdelemelerde. İlk olarak da, iş dünyasını yakından ilgilendiren şirketlerin dağıtılmamış kârlarına getirilen stopajı ele alacağım.
Pek çok şirketin kâr dağıtmamasına rağmen büyük ortaklarının olmayan gelirleri ile refah içerisinde yaşadıkları gerçeği karşısında maliye, dağıtılmamış kâra gözünü dikti. Pek haksız da sayılmaz. Kârların geleceğe yönelik yatırım planlaması veya özel bir amaç olmaksızın yıllardır yedek akçelerde bulunmasının da pek fazla bir anlamı bulunmamaktadır. Öte yandan dağıtılmamış kârı stopaja tabi tutmak, daha önceden de uygulanmış bir model. Yeni bir şey değil.
Kurumları kârı sermayeye eklemeye yöneltmek amacıyla, yeni Torba Kanun'unda (Gelir Vergisi Kanunu'nun 94. maddesine eklenmesi öngörülen bir alt bent ile) “tam mükellef kurumlar tarafından elde edildiği hesap dönemine ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken ayı izleyen ikinci ayın sonuna kadar sermayeye eklenmeyen ve/veya kâr dağıtımına konu edilmeyen dağıtılabilir kurum kazançlarından” stopaj yapılması öngörülmektedir.
Önce şunu belirteyim. Bentte geçen “ve/veya” ibaresi Türkçe zafiyetidir. Bu cümlede “veya” ihtimalinin olduğu yerde “ve” ihtimali olasılığı yoktur. Tasarıların “vergi” ve “hukuk” kuralları açısından özenli olması gerektiği gibi Türkçe açısından da özenli olması gerekmektedir.
Stopajın oranı, belli değildir. Eklendiği madde itibariyle %25 olacak olmakla birlikte, bu oranın mantıksızlığı dikkate alındığında, maddedeki yetkiye istinaden Bakanlar Kurulu Kararı ile düzenleneceği anlaşılmaktadır. Şimdilik açıklamalar bu stopajın %1 oranında olduğu yönünde olmakla birlikte benim tahminim zamanla bu oranın %5 civarında olacağıdır.
Bu vergi kesintisi, 2017 kazancı için söz konusudur. Önceki yıllarda dağıtılmayarak yedek akçelere alınmış dağıtılmamış kârların bu stopajın matrahına girmesi söz konusu değildir. Zaten aksi halde geçmişe etkili vergileme yapılmış olur, anayasal ilkelere ters düşer. 2017 yılının sonuna yaklaştığımız dikkate alındığında, 2017 için söz konusu olması, geçmişe etkili vergilemeyi oluşturmaz.
Bu vergi kesintisinin matrahı, “kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken ayı izleyen ikinci ayın sonuna kadar sermayeye eklenmeyen ve/veya kâr dağıtımına konu edilmeyen dağıtılabilir kurum kazançları” olacaktır. Dolayısıyla dağıtıldığında stopaja tabi olacak veya olmayacak kâr kısmı ayırımı söz konusu değildir.
Söz konusu vergi kesintisi yapıldıktan, bir başka deyişle kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken ayı izleyen ikinci aydan sonra söz konusu dağıtılmamış kârın sermayeye eklenmesi halinde, kesinti tutarı (kısmen sermayeye eklenmesi halinde bu kısma isabet eden kesinti tutarı) kuruma iade edilecektir.
Kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken ayı izleyen ikinci aydan sonra kesintiye konu olan kârın dağıtılması halindeyse yapılmış kesinti tutarı, dağıtılan kazançlar üzerinden GVK md. 94/6b.i, GVK md. 94/6b.ii, KVK md. 15 ve 30 uyarınca yapılacak kesintiden mahsup edilecektir. Bu mahsupta, dağıtılmamış kârdan yapılan stopajın tamamı dikkate alınacaktır. Burada yapılmış dağıtılmamış kâr stopajının, dağıtılan kâra tekabül eden tamamı dikkate alınacaktır. Yoksa dağıtılan kârın, stopaja tabi olup olmamasının bir önemi yoktur. Dağıtılmamış kâr stopajının, kâr dağıtımı üzerinden yapılan stopajdan mahsubuna rağmen arta kalan kısmı oluşursa bu kısım iade edilecektir. Nitekim, kurumun dağıttığı kârın tamamı stopaj dışı olabilir. Örneğin, beş ortaklı bir holding’in bütün ortakları tam mükellef kurum niteliğinde olabilir. Bu durumda kâr dağıtımına bağlı stopaj söz konusu olamayacağı için, dağıtılmamış kâr stopajının tamamı iade olunacaktır.
Kurumların kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken ayı izleyen ikinci ayın sonuna kadar, sermaye ekleme veya kâr dağıtma yoluna gitmeleri halinde, dağıtılmamış kâr stopajını yapmaları söz konusu olmayacaktır.
Bu ihdası öngörülen stopajın amacı madde gerekçesinde, kurumları kârlarını sermayeye eklemelerini temin şeklinde açıklanmıştır. Ancak düzenleniş biçimi ile gerekçe bağdaşmamaktadır. Eğer gerekçedeki düşünce ihdası öngörülen stopajın ihdas saiki ise, bu stopajla amacın gerçekleşmesi mümkün değildir.
Buradaki amacın gerçekleşmesi için, cari yıl kârlarının sermayeye eklenmesi halinde de, eklenen tutarların KVK md. 10/1-ı bendinde düzenlenmiş “nakdi sermaye artırımı teşvikinden” yararlanacağı öngörülse idi, daha yararlı olurdu. Hem bu yol aynı zamanda “yatırım ortamının iyileştirilmesi”ne de hizmet ederdi.
BUMİN DOĞRUSÖZ
dunya.com